İYİ Parti’nin ‘üye seferberliği ile Türk aydınlanması arasında nasıl bir bağ kurdunuz’ diyecekler çıkabilir. Hepinizin malumu batı medeniyetinde kiliseye karşı halkın büyük bir bedel ödeyerek verdiği savaşın sonucu demokrasi gelebildi. Yani bir bedel, hem de çok ağır bir bedel ödendi. Bugün bütün dünyayı kuşatan Batı medeniyeti bunu, demokrasi ve özgürlüklere borçludur. Zira demokrasi ve özgürlükler içinde düşünceler gelişir, bilim ilerler, teknolojik hamleler ortaya çıkar. Demokrasinin Kıta Avrupası’nda yeşermesi sonucu bugünkü bilim ve teknolojik hamleler gerçekleşebildi.
Ülkemizde Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletine altın tepsi içinde demokrasiyi sundu. Bedel ödemediğimiz için maalesef ne demokrasinin önemini, ne de hukuk ve özgürlüklerin değerini anlayabildik. Çok partili sisteme geçtiğimiz halde lider monokrasisinden demokrasiye geçiş yapamadık. Yıllardır ucube partiler yasasını hiçbir iktidar değiştirmeye yanaşmadı. Siyasi partilerimizin de bu zihni devrimi yapmamak ve lider egemen anlayışı sürdürmek işlerine geldi.
Bütün bu olumsuzluklar 95 yıllık demokrasi serüvenimizde insanımızı birey yapmaya yetmedi.
İYİ Parti; demokrasinin rafa kalktığı, siyasi partilerin sistem çıkmazının parçası haline geldiği bir süreçte kuruldu. İYİ Parti, parti içi demokrasi parolasıyla kuruldu. Şimdi de ilk kez üye seferberliği ile iradesini tabana yayarak ülkemizde ezberleri bozmaya kararlıdır.
İYİ Parti seçmenini ne yazık ki ne partimiz, ne de siyasi analistlerimiz tanıyamadı.
İYİ Parti seçmeni; şehirli, muhafazakâr, düşünen, milliyetçi -demokrat bir kişiliğe sahiptir. Ülkemizin coğrafyasını iyi analiz edersek sanayi, kültür ve turizm coğrafyamızın dinamik bölgeleri partimize oy vermiştir. Dolayısıyla bilindik siyaset ve siyasi partiler anlayışı, partimizin tabanına cevap verememektedir.
Kurulduğu günde kısa sürede 180 bin üyeye ulaşan partimize ondan sonraki süreçte sadece 5 bin üye kaydının yapılması, bu partinin hikayesi olmadığı gibi tabanının beklentisi de değildir. Peki, neden alternatif olmak için yola çıkan ve bilindik ezberleri bozmaya talip partimizin tabanına rağmen, bu başarısızlık devam etmektedir?
İYİ Parti mensupları şu ana kadar Türk siyasetinde görülmeyen bir davranış biçimini bu süreçte kazandı. Tıpkı Kıta Avrupası’nda ortaya çıkan aydınlanma süreci gibi. Partimizin mensupları yukarıdan dayatmalarla, koltuklarını tahkim etmeyle ortaya çıkan tavırlara karşı eleştirel duruşlarından vazgeçmedikleri gibi akıl ve bilim ile sorgulayıcı yaklaşımlarını devam ettirdiler. Zira kitle partisinin bilişiminin bu kadar etkili olduğu bir dönemde şeffaf, hesap verebilen, demokratik usullere uygun olmayan her davranışa karşı çıkacağını yaşanılan olaylar da hep gösterdi.
İYİ Parti seçmenini iyi tanıyabilirsek, onlarla siyaset yapabilirsek üye seferberliğinin başladığı bu süreçte çok komik olan 5 bin gibi rakamlarla değil, milyonlarla ifade edilebilecek sayıya ulaşmak için hiçbir engel yoktur. Yeter ki zihnimizdeki o eski alışkanlıklardan ve az olsun benim olsun gibi ilkel düşüncelerden kurtulalım.
Toplumsal hareketliliğin en yoğun olduğu, eğitim seviyelerinin çok iyi olduğu, dünyayı ve ülkemizi iyi okuyan seçmenimize karşı biat kültürü gibi bir yaklaşım partimizin sonunu getirir. Zira biat kültürü ve geçmişin hastalıklarını bu taban kaldıramaz.
İYİ Parti’nin manifestosu ve duruşu sayesinde 18 yıllık AKP iktidarı sarsıldı ve çöküş sürecine girdi. CHP büyük metropollerde başarısını partimizin referansı sayesinde kazandı. Bu referansı lekeleyecek, tabanın ve partimizin fabrika ayarları diyebileceğimiz hikayesini sakın ola sulandırmayalım! Parti içi demokrasi hiçbir gerekçeyle sulandırılmamalıdır. Böylesi gerekçelere sığınanlar sadece partimize en büyük zararı veren kişiler değil, Türk aydınlanması önündeki batı aydınlanmasını engelleyen kilise papazları gibi duranlardır.
SON SÖZ; İYİ Parti mensupları skolastik zihniyette başkaldıran birer Galileo’dur.