Sayın Akşener’in duruşu!

A+
A-

Kavramlar düşüncelerin taşıyıcılarıdır. Onun için kullandığımız kavramların sınırını aşmayacak anlamlar yüklemek ve farklı anlaşılmayacak şekilde kullanmak zorundayız.

Siyaset dilinde de durum aynıdır. Siyasetin öznesi toplumdur. Dolayısıyla bu alanda kullandığımız ve kullanacağımız kavramların sosyolojik tanımlarına dikkat etmeliyiz.

Bu noktada Sayın Akşener’in kullandığı kavramlara dikkat edilirse anlatmak istediğimiz durum daha net anlaşılır.

İYİ Parti özgün duruşuyla yeni sosyolojiye uygun söylem ve eylemleriyle bilindik ezberleri bozarak toplumda kendini konumlandırmıştır.

Bu yönüyle İYİ Parti Türk milletinin milli refleksi diyebileceğimiz “MERKEZ”i  ifade ediyor.

İYİ Parti adı da ezberleri bozan bir özelliktedir. Zira bir değeri ifade ediyor. Siyaset değerler üzerinde yapılır.Toplumun genel kabullerinin İYİ kabul edildiği hakikatini dikkate alarak siyasetini temellendirmiştir. Dolayısıyla böylesi bir duruşu, toplumun bir kesimini ifade eden klasik sağ – sol kavramlarıyla izah etmemiz de mümkün değildir.

Partilerin DURUŞUNU ve ÖZGÜNLÜĞÜNÜ ülkemizde liderlerin açıklamalarıyla  daha net halde görebilmekteyiz.

Sayın Akşener’in, “Atatürkle başlayan milletleşme sürecimizi tamamlamalıyız.” ifadesi hem çok özgün, hem de diğer siyasi partilerden farkımızı ortaya koymaktadır. Burada sosyolojik bir tekamül ile birlikte insanımızın cemaat – tarikat esaretinden özgürleşmesi ve birer şerefli vatandaş olması öngörülmektedir.

Kimliklerin tartışılmaya açıldığı süreçte bizim kimliğimiz Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartıdır. Bu kart herkesi hukuk önünde eşit ve şerefli birer vatandaş haline getiriyor. Zira Anayasamızda “Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türktür.” denilmiştir.

Biat ve lider hegomonyasının adeta kast sistemine ve nepotizme dönüştüğü bir süreçte Sayın Akşener, yine ezber bozan bir duruş sergiliyor.

Sayın Akşener;

“Talimatlarımla vicdanlarınız arasında kalırsanız vicdanlarınızın sesini dinleyin” diyerek biat ve lider hegomonyasını yerle yeksan ediyor.

Sayın Akşener’in “Memleket masası” sözü de yeni sosyolojinin toplumdaki karşılığıdır.

Kamplara ayrılmış toplumsal yapıyı “memleket” kavramıyla izah etmiş olması tesadüf değildir. Zira memleket kavramı egemenliğimiz altında olan bütün vatan toprakları anlamına gelmektedir.

Sayın Akşener; yapay kamplaşmalara son vermek ve kırılan sosyal fay hatlarını yeniden onarmak adına Memleket masası adı verilen  sosyolojik duruşu sergilemiştir. Bu duruş İYİ Parti’nin Türk siyasetine kazandırdığı sosyolojik bir değişmeyi ifade etmektedir. Böldüren değil birleştiren, nefreti değil saygı ve sevgiyi esas alan bir duruştur. Yani MERKEZ duruştur.

Sayın Akşener; “Demokrasiyi içselleştirmeliyiz!” diyor. Sayın Akşener; yüzelli  yıllık demokrasi serüvenimizi bir zihniyet değişimi ile hayat tarzına dönüştürmenin  darbe oyunlarını, lider hegomonyalarını ve anti demokratik bütün sıkıntıları devreden çıkarılmasını sağlayacağını dile getiriyor.

Bütün liderler kendilerini korumaya alırken Sayın Akşener’in bu demokratik duruşunu sadece Türk milleti lehinde zihni devrim kavramıyla açıklayabiliriz.

Sayın Akşener’in dile getirdiği ve Cumhur ittifakı dışında bütün siyasi partilerin kabul ettiği “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi” önermesi de yeni sosyolojinin ve çağdaş dünyaya uyum sağlamanın zorunlu gereği haline gelmiştir.

Sayın Akşener’in özgün bir şekilde ifade ettiği yeni paradigma bir süreç gerektiriyor. Burada toplumun zihniyet değişimini içselleştirmesi ve bu görevi üstlenen teşkilatlarında bu sürece intibak kurması gerekmektedir. Eksikler, aksaklar ve yanlışlıklar olsa da bu sürecin fitilini Sayın Akşener ateşlemiştir.

Bu surecin geriye dönüşü yoktur. Zira toplumda karşılık bulmuştur. Bu yönüyle Sayın Akşener’ bir parti lideri ve İYİ Parti’yi de bir parti olarak görmek yanlıştır.

Sayın Akşener bu misyon ve vizyonuyla TÜRK AYDINLANMASININ öncüsü ve partiyi de bunun katalizör gücü olarak görmek lazım.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.